İstikamet başka bir şey…

The Longest Straight Road in the World Is... | Condé Nast Traveler

Sözlükte “doğru, düzgün, dengeli, sabit ve kararlı olma” gibi anlamlara gelen kavm kökünden masdar olan istikāmet; “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” mânalarında kullanılmaktadır.

Unutma ve aklında tut!

Yolcu değişir, yol değişir ama istikamet değişmez.

Ne yolcuya bakıp yol tanınabilir,

Ne de yola bakıp yolcu tanınabilir.

Kimi zaman yolcu doğru bir insandır ama yürüdüğü ve içinde bulunduğu yer iyi bir yer olmayabilir fakat biz bilmeyiz neden orda yürür ve neden oradadır…

Çünkü nice suçsuz insanlar vardır ki hapistedirler, nice insanlar vardır ki zahiren(görünüşte) nahoş şeyler yaptığı düşünülür fakat aslında hayır yönünde ameller yapmaktadırlar zira buna en nezih örneklerden biri de kaderin nasıl da hayırla tecelli ettiğini anlamamızı ve zatını daha iyi tanımamız için şanı yüce olan Allah-ü Teala’nın Kur’an’da yer verdiği Kehf suresinde geçen Hz. Hızır aleyhisselam ve Hz. Musa aleyhisselam kıssasıdır. İşte yaşanmış güzel bir örnek daha;

Bir insan yada bir durum hakkında yorum yapmak için bütün zaman ve mekanları görebiliyor, ayrıca her şeyden de haberdar olmak gerekir ki bu sıfat ancak Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsus’tur.

Yaşanmış olan örneklerden;

Biz insanın nasıl bir ortamda büyüdüğünü, nasıl bir mücadelesi olduğunu veya ne tür sıkıntılar yaşadığını bilmeyiz; yürüdüğü yolda çukurlarla, engellerle, sarp yokuşlarla, keskin virajlarla karşılaşmış yada yanlış da olsa kendini kabul ettirebilmek adına bir ortamın, yaşamın içine girmiş olabilir. Çıkmak için bir yardım eli de bekliyor olabilir.

Kişinin hayatı ve alışkanlıkları İslam ahlakına uygun olmayabilir ama öyle biridir ki içinde bir yerlerde Allah ile arasını iyi tutmaya ve ona sıkı tutunmaya gayret ediyordur, öyle biridir ki kullarının kalbinden geçenleri bile bilen Allah Azze ve Celle onu gelecekte İslam’a hizmet etmesi adına yavaş yavaş hazırlıyor ve kendine çekiyordur yada bir zaman gelecektir ve nice yanlış hayattan tam dönüş yapıp gayb alemine hizmet edenlerden, alimlerden veya evliyaullah’dan olacaktır ki bunun geçmişte ve günümüzde örnekleri çok fazladır.

Bir söz vardır; az, çoğun(çok olanın) delilidir.

Allahü Teala der ki;

 Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin; zira onlar kendilerinden daha iyi olabilirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; çünkü alay edilenler edenlerden daha iyi olabilirler. Biriniz diğerinizi aşağılamayın, birbirinize kötü ad takmayın. İman ettikten sonra fâsıklıkla anılmak ne kötüdür! Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zalimler onlardır.          ﴾Hucurat Suresi, 11.ayet﴿

Biz kimin sonraki zamanlarda Allahü Teala’nın selamı rahmeti ve bereketi hepsinin üzerine olsun Hz. Asiye, kimin Züleyha, kimin Hz. Meryem yada Hz. Ömer, Bişr-i Hafi, Malik bin Dinar gibi daha nice güzel insanlardan olacağını bilmeyiz.

Ön yargı, su-i zan’dan uzak durmalıyız. Biz bilmeyiz, bütün noksanlıklardan münezzeh olarak her şeyi işiten, her şeyi gören, her şeyi ezeli ilmi ile bilen Allah bilir.

İslam ile ilgili hususlarda bazı insanlar, bazı konularda yanılgıya çok düşerler. Görünüşte müslüman olan fakat Allah’ın razı olmadığı bazı durumların içinde olanları gördüğünde İslam’a karşı bakış açıları olumsuz yönde değişir. Genellemeler de yapılır. Bazen Allah’ın razı olmadığı davranışlarda, alışkanlıklarda yada yanlış yaşamlarda bulunabiliriz, Rabbimiz bizleri güzel ve hayırlı bir şekilde istikamet üzere kılsın fakat kişi yada kişilere bakarak kanaate varılamaz. 

Allahü Teala ön yargılarımızdan, su-i zan’dan güzel ve hayırlı bir şekilde bertaraf olmayı bizlere nasip etsin.

Amin

Yorum bırakın