“Acabâ Allahü teâlâ indinde hâlim nicedir?” diye düşündü, Allah’tan gelen cevap ise en büyük zenginlikti…

Evliya’nın büyüklerinden olan Ali Bin Muvaffak sırrı mukaddes kılınsın bir zaman Kâbe-i muazzamayı tavaf ettikten sonra altın oluğun hizasında oturup tefekküre daldı.  “Acabâ Allahü teâlâ indinde hâlim nicedir?” diye düşündü. Bu hâlde iken kendinden geçti uyudu. Rüyasında kendisine; “Ey Ali bin Muvaffak! Elbette sen, evine sevdiğini ve seni seveni dâvet edersin. Biz de sevdiğimizi çağırırız.”…

Bir Ramazan ayının ilk gecesi idi..

Evliyanın büyüklerinden olan Mâlik bin Dînâr hazretleri sırrı mukaddes kılınsın bir yıl hacca gitti. Haccını tamamladığı gece rüyâsında bir ses işitti; “Yâ Mâlik! Hacca gidenlerden Muhammed oğlu Abdurrahmân affedilmedi.” dedi. Sabahleyin çevresinde Muhammed oğlu Abdurrahmân’ı aramaya başladı. Sordukları kimse ona: “Aradığın kimse Kur’ân ehlidir. Her yıl hacca gelir.” dediler. Araya araya onu bir köşede Kur’ân…

“Sizi Allahü teâlâ’ya ısmarladık. Korkmayınız!” dedi

Anadolu’da yetişen ve Anadolu’yu aydınlatan meşhûr velîlerden olan Şeyh Burhaneddin’in (bin Muhammed Eğridiri) sırrı mukaddes kılınsın hayatına dair bir kesit.. Uluborlu’dan Hasan Dede ve Ali Dede adındaki zâtlar şöyle anlatmışlardır: “Berâberce hacca gitmeye niyetlendik. Hazırlıklarımızı yapıp duasını almak üzere Şeyh Burhaneddin hazretlerinin Mezar-ı Şerif denilen yerdeki mescidine gittik. Onu mescid’de gördük. Huzûruna girip oturduk. Bizi…

“Ağacın güzel olması ve yararlı hale gelmesi nasıl yeşil yaprakları ile olmakta ise, İslam’ın güzelliği de haramlardan sakınmak ve yararlı amelleri işlemekle olur” Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem

“İslam’ın misali, yerinde sabit duran bir ağacın misalidir. Allah’a iman, o ağacın gövdesidir. Beş vakit namaz, o ağacın kollarıdır. Ramazan orucu, o ağacın kabuğudur. Hac ve Umre, o ağacın taze meyveleridir. Namaz abdesti ve boy abdesti almak ise onun suyudur. Anne ve babaya iyilik etmek, akraba ziyareti yapmak da o ağacın dallarıdır. Haram şeylerden sakınmak,…

“Ben Peygamberim, bana salevât getirdiği için ona şefâat ettim.”

Sırrı mukaddes kılınsın, meşhûr hadîs, fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerinden olup, Tebe-i tâbiînden(Sahabe-i Kiram’ı görenlerden) olan Abdülvâhid bin Zeyd rahmetullahi aleyh, yaşadığı ibret verici hadîselerden bâzılarını, insanlara nasîhat ve ders olması bakımından nakletmiştir. Şöyle anlatmıştır:  Hacca gitmiştim. Yanımda bir genç durmadan Peygamber efendimize salâtü selâm getiriyordu. Bâzı yerlerde okunması daha uygun duâlar olduğu halde, genç…

Melek ise şöyle cevap verdi; “Altı yüz bin kişi, fakat bunlardan hiç birinin haccı kabûl edilmedi.”

Tebe-i tâbiînin(Peygamberimizi sallallahü aleyhi ve sellem görenlerin sohbetinde yetişti) büyüklerinden, hadîs, fıkıh âlimi, mücâhid ve zâhid olan Abdullah bin Mübârek rahmetullahi aleyh bir rüyasını şöyle anlatmıştır ; Bir sene hac’dan sonra rüyâmda gökten inen iki meleğin şöyle konuştuğunu işittim ; -Bu sene kaç kişi hacca geldi? -Altı yüz bin kişi.  -Peki kaç kişinin haccı kabûl edildi?…

Onlara, “Allah’ın size verdiği rızıktan başkaları için de harcayın” dendiğinde, inkârcılar müminlere derler ki: “Dilese Allah’ın doyuracağı kimseleri biz mi besleyeceğiz! Doğrusu siz açık bir yanılgı içindesiniz.” (Yasin suresi, 47.ayet) Allah Subhânehû ve Teâlâ

Ensar; lûgat itibariyle yardımcılar demektir. Biz de şu an Türkiye’de bulunan ülke dışından gelen insanlara karşı hepimiz birer Ensar konumundayız. Ensar olmak; -Zor durumdaki kardeşlerimizde bir eksiklik, bir kusur varsa, incitmeyen bir dille bunu düzeltmeye çalışmaktır, zira biz de kusursuz değiliz. -Zor durumdaki insanların içinde bulundukları kötü şartlardan, zaruretten, yaşadıkları belirsizlikten, itilip kakılmaktan kaynaklanan hoşa…